Edebiyatın temel öğesi olan dil diğer bilim dallarının da anlatım aracıdır. Bundan dolayı felsefe, psikoloji, sosyoloji, hatta tarih, coğrafya, ekonomi vb. diğer bilim dallarıyla yakından ilişkisi vardır.Araştırmacılar da edebiyat araştırmalarında yazarın biyografisini yazarken tarih biliminden,yaşadığı ortamı yazarken sosyoloji biliminden,yazarın içinde bulunduğu ruhsal durumu anlatırken ise psikolojiden faydalanırlar.
Yazarı etkileyen toplumsal,siyasal ve felsefî görüşleri de diğer sosyal bilimlerin yardımıyla ortaya koyarlar.
Duygu ve düşüncelerin söz ya da yazıyla etkili ve güzel bir biçimde anlatılması sanatına edebiyat denir. Edebiyat, sözcüğü Arapça ‘’edep’’ sözcüğünden türemiştir. Edebiyat sözcüğü ilk kez Tanzimat döneminde Şinasi tarafından kullanılmıştır. Şinasi’den önce nazım ve nesir türlerindeki eserlere ‘’şiir ve inşa’’ denilmekteydi. Edebiyatın Konusu
Yazar ve şairlerin ortaya koydukları eserlerde ele alıp işledikleri her şey, edebiyatın konusunu oluşturur. Edebiyatın Yöntemi
Dil ürünlerinin tüm özelliklerinin tarihi akış içinde bilimsel olarak incelenmesi de edebiyatın yöntemini oluşturur.
Güzel sanatları diğer eserlerden ayıran en önemli özellik insanda coşku ve estetik haz uyandırmasıdır.Güzel sanatlar için yapılan en iyi sınıflama bu sanatların kullandıkları malzemelere göre yapılan sınıflandırmadır.Bu malzemeler fonetik ve plastik olarak ikiye ayrılır.Sesle yapılan sanatlara fonetik sanatlar, görüntüyle yapılan sanatlara ise plastik sanatlar denir.Güzel sanatların genelinde plastik malzeme kullanılırken edebiyat ve müzik ise sese dayalı bir sanattır.
Edebiyatın malzemesi kelimelerdir ve edebiyat dille gerçekleştirilen bir güzel sanatlar etkinliğidir.Edebiyatın asıl amacı güzel sanatların en önemli öğesi olan estetik zevk duygusunu dil aracılığıyla gerçekleştirmektir.Edebiyatta fayda sağlamak amaç olarak her zaman ikinci plandadır.
Assassin's Creed serisi, insanlık tarihinde önce bir hikayeye ortasından başlayarak hayatımıza girdi. İlk oyunda, Alamut Kalesi kitabından bolca esinlenmiş bir Assassin tarikatı gördük. Altair, adam olmayı öğrenirken evrenin sırlarının çok ufak parçalarını tattık. Assasin's Creed 2 ile birlikte Ezio'nun doğumundan itibaren yeni bir dünyayı keşfettik. Şimdiye kadar hep iyi çocuklar Suikastçılarken, Tapınak Şövalyeleri (Templar) acımasız, pislik karakterler gibi gösterildi. Assassin's Creed evrenini, çizgi romanlar, kitaplar ve ek eserlerle takip ediyorsanız, hikayenin her yerini kurcaladıysanız Adem ile Havva, ilk Suikastçılardı. [/b]
[b]Bizden Önce Gelenler diye bilinen ırk gelişmiş bir teknoloji ve refah içerisinde yaşarken, insan ırkı daha mağaralarından yeni çıkmaya başlamıştı. Adem ve Havva'nın düzenlediği operasyonla ilk Cennet'in Parçası (Pieces of Eden) olan elmayı ele geçirmesi tarihi değiştirdi. Bizden Önce Gelenler, insanların potansiyelini gördü ve onları yanına aldı. Ancak insanlar Bizden Önce Gelenler’in himayesi altındayken fikir ayrılığına düştüler. Kabil, düzenin kaostan doğacağına ve elmanın gücüyle mutlak kontrole ihtiyaçları olduğuna inanıyordu. Adem ve Havva ise, kurtuluşun özgürlükte olduğunu düzeni korumak gerektiğini düşünüyordu.
[b]Aynı amaç için yola çıkan insanlık bu andan itibaren ikiye bölündü. Düzenin ve özgürlüğün koruyucuları esasiyun (assesiun) ismini alırken, Kabil’in takipçileri lanetlenmiş olanlar diye anılan tapınakçılar haline geldi. Bizden Önce Gelenler insanlara 2012 yılında yaşanacak güneş patlaması ve karanlık geleceği anlatmak için tanrıyı oynamayı seçti. Assassin’s Creed evrenine göre tüm mitolojilerin başlangıcı bu noktaydı. Yaşanan güneş patlamasında insan ırkı için kendini feda eden Bizden Önce Gelenler, Assassin ve Templar’lar için bir yol haritası bıraktı.
[b]Tüm bunları neden mi yazdım? Önce ufak, bilgi tazelemesi yapmak istedim. Ayrıca Assassin’s Creed Rogue tüm bu senaryonun şekillenmiş hali. Bir zamanlar Assassin’s Creed oyunlarının sürükleyici olduğu ve içindeki gizemlerle sizi saatlerce uğraştırdığı dönemleri hatırlıyor musunuz? Ana senaryonun 5-6 saatte bitmediği ve ne olduğunu öğrenmek için ekranın başından kalkamadığınız zamanlar vardı.
[b]Assasin’s Creed 1’i bitirmek için arkadaşımla ekran karşısından kalkamamıştık. İlk oyunda mekanik sorunlar olsa da senaryosu insanı kendine çekiyordu. Assassin’s Creed II’de Ubisoft çok ciddi kararlar alarak, serinin tonunu değiştirdi. AC2, haftalarca oynanınca tükenen bir oyundu. Her yerinden gizemler fışkırıyordu. Ezio’nun hikayesinin devam ettiği Brotherhood ve Revelations yine aynı derecede merak uyandıran hikayeler anlatıyordu.
Minimum Sistem Gereksinimi
İşletim Sistemi: Windows 7 SP1 or Windows 8/8.1 (64bit versions only)
İşlemci: Intel Core2Quad Q6600 @ 2.4 GHz or AMD Athlon II X4 620 @ 2.6 GHzH
Hafıza: 2 GB RAM
Ekran kartı: nVidia GeForce GTS450 or AMD Radeon HD5670 (1024MB VRAM) or Intel HD4600
DirectX: Version 11
Hard disk: 12 GB boşluk
Saat yaklaşık gece 4 gibiydi.Her gece yaptığım gibi bilgisayarı açmış yine Facebookda dolaşıyordum.Bilirsiniz yaz tatillerinde Facebook tamamen bir gece ortamına dönüşür ve asıl paylaşımlar geceleri başlardı.
Bende bundan dolayı geceleri uyanık olur gündüzleri uyurum.O gece Facebookda dolaşırken bir sayfanın Username666 adlı Creepy Pasta paylaşımına rastladım ve videoyu izledim.
Videoyu izlemeye başladım biraz korkutucuydu fakat gerçek olduğuna pek inanmadım hem zaten yorumlarda da herkes fake olduğunu söylüyordu.
Merak ettim ve yapmak istedim.Videoda ki şeylerin aynısını yaptım,adresi yazdım ve tekrarlarca yeniledim sayfayı.
Fakat hiçbir şey olmadı hatta "Bu hesap Topluluk Kurallarımızı birden çok kez veya ciddi bir şekilde ihlal ettiği için ve/veya telif hakkı ihlali iddiaları nedeniyle feshedildi." uyarısını aldım.
Yüklenen videonun fake olduğunu anladım ve Facebookda yeniden takılmaya devam ettim.Saat sabah 6 olmaya başlamıştı ve uykum gelmişti.Bu yüzden uyumaya gittim.Uyandığımda saat 2 gibiydi ve gözlerimi açamıyor gibiydim.Yüzümü yıkadıktan sonra iyice kendime geldim.Annem işe gittiği için kahvaltıları kendim hazırlıyorum,o sabah da kahvaltıyı kendim hazırlayıp yedim.Daha sonra bilgisayarı açtım.Bilgisayarı açtığımda masaüstünde "Username666" adlı bir setup dosyası gördüm.Bu dosyayı ben yüklememiştim hatta Google Chromeye girip indirilenler kısmına baktım fakat bu setup dosyası yoktu.
Biraz korkmaya başladım ve dün o Username666 Creepy Pastasını paylaşan sayfaya mesaj attım.Onların da aynı şeyleri yaptıklarını fakat böyle bir şey olmadığını hatta benim yalan söylediğimi bile söylediler.
Setup dosyasını açmaya karar verdim fakat daha öncesinde AVG ile virüs taraması yaptım.Hiçbir virüs bulunmadığı için setup dosyasına tıkladım.İlk tıkladığımda emin olup olmadığımı sordu bende evete tıklayarak devam ettim.Daha sonra konum seçmemi istedi ve masaüstünü seçip yine devama bastım.Asıl korktuğum şeyse devama bastığımda "Username666 Senin Bilgisayarına Girdi" yazısı oldu.
Masaüstünde biri not defteri diğeri de başka bir dosya oluştu.İlk not defterini açtım ve içinde "Seni buldum ? Diğer dosyayı açma" ve garip harfli şeyler yazıyordu.Diğer dosyada ne olduğunu merak ettim ve açtım.Açtığım anda yeniden "look your back" yazılı bir not defteri oluştu.Sonra da bilgisayar kendini kapadı.O an inanılmaz derece korktum ve bilgisayarı yeniden başlattım.Bilgisayar yeniden açıldığında hemen masaüstünde olan not defterlerini ve o iki dosyayı sildim.Fakat birinden kurtulabilmek için biraz uğraşmak gerekiyor.Yaklaşık 1 hafta boyunca yatağıma yattığımda karşımda olan koltukta siyah bir insan silüeti resmen beni izledi ve bu olanlardan asla annemin haberi olmadı.Başka şeyleri bahane ederek psikoloğa bile gittim fakat olayın şokunu hala atlatabilmiş değilim.Bunları sizlerle paylaşmak istedim,eğer ki bu setup elinize geçerse ileri gitmeyin.
Beyler bu hikayeden örnek alınmış bir program var 0 virüs ama silinmesi zor olduğundan indirmenizi önermem
Çocuklar tarafından söylenen korkunç şeyler
*"Penceremdeki gölge adam benimle konuşmaya devam ediyor."
*"Baba, gardrobumdaki asılı çocuktan ne zaman kurtulabiliriz?"
Neden bahsettiğini sorduğumda gardrobunda boynundan iple
asılı genç bir çocuk olduğunu ve sadece ben etrafta yokken
göründüğünü söyledi.
*"Arka bahçemizde gömülü üç ölü çocuk var, bana onları nerede
bulabileceğimizi söylediler."
*Oğlumun Sally adında hayali bir arkadaşı vardı. Bir gün bana
Sally'nin annesinin kafasını kesmekten hapise girdiğinden
bahsetmişti.
*Evde yalnız olduğumuz bir akşam kızımın bana dediği şey
"Anne, tavandaki o adam kim?"
*Kızıma yatmadan önce hikaye okuyordum ve birden kitabı
kapattı, parmağını boş koridora doğrulttu ve bağırdı "Sen, git
burdan! Yeterince insan öldürdün!"
*"Anne, odamda kana bulanmış bir çocuk var ve gitmiyor."
*Bir zamanlar öğrencim olan 8 yaşındaki çocuğun göz teması
kurmakta ve rahatça konuşmakta sorunları vardı. Bir sabah,
doğrudan gözlerimin içine bakarak, tek bir kelimede bile
takılmadan şunları söyledi "Biliyor musun, sanırım evimin
bodrumunda ölü olarak daha iyi görünürdün."
HAFIZA KAYBI~
13 Şubat 2009
Merhaba. Benim adım Brian 17 yaşındayım. Size başımdan geçen bir tuhaf olayı anlatmak istiyorum.. Bir kız kardeşim, annem ve babamla birlikte tanışalı henüz 3 ay olan 2 katlı bir evde yaşıyoruz.Geldiğimizden beri beni sürekli rahatsız eden bir şeyler var... Bazen yürümem zorlaşıyor bazen nefes almakta zorluk çekiyorum... Hatta bazen evin belirli yerlerinde tamamen yürüyemez hale geliyorum.. Beni engelleyen bir şeyler seziyorum. Ailemle konuştuğumda ise geçirdiğim hafıza kaybının etkisi olduğundan bahsediyorlar..
14 Şubat 2009
Merhaba, ben Brian. Bu gece kız kardeşimin çığlığı ile hepimiz uyandık.. Sorduğumda bana kabus gördüğünü söyledi ne gördüğünü sorduğumda ise tekrar ağlamaya başladı. Ailem onu zorlamamam gerektiğini söyleyip dışarı çıkardılar. Ben de uyumaya gittim.
17 Şubat 2009
Merhaba! Ben Brian. Bu sabah ailem bir geceliğin tatile gideceklerini söyleyerek evden ayrıldılar. geceyi yalnız geçirmek istemiyordum. her ne kadar bu düşüncelerden kurtulmaya çalışsam da engelleyemiyordum. Küçüklüğümden beri en yakın arkadaşım John'u eve çağırdım. Beraber film izleyip eğlendik. Uyku vakti geldiğinde yataklarımıza uzanıp uyumaya çalıştık. Uyuduğumuzda saat çoktan 1 olmuştu.. Çok fazla uykum geldiğinden öğlene kadar uyuyabileceğimi düşünmüştüm saat tam 03.00'da birden uyandım.. Rüya görmemiştim,susamamış veya acıkmamıştım üstelik herhangi bir ses de duymamıştım..Neden uyandığımı düşünürken çok fazla takılmamaya karar verdim ve John'u uyandırmamaya çalışarak mutfağa su içmeye gittim.John yine uykusunda konuşmaya başlamıştı "Sonsuza kadar, seninleyiz" Bu ne demek oluyordu şimdi? Önemsemeyerek devam ettim. Kapının girişinde hemen sağda olan evde oturan eski insanların fotoğrafları gözüme çarptı. Annem kaldırmamış mıydı bunları? Bu bir aile fotoğrafıydı. Bir yaşlı çiftin kucağında oturan çocukları.. Gerçekten ürkütücü görünüyordu fazla takılmak istemedim ve sessizce anneme söylenip fotoğrafı çerçevesinden çıkarıp hemen yandaki çöp kutusuna attım. Mutfağa giderken izlediğim korku filmini ister istemez hatırladım.. Ve içimi bir ürperti kaplamıştı. düşüncelerimin saçma olduğunu sadece bir korku filmi olduğunu ve gerçek olmasının ihtimali olmadığını düşünerek alt kata inmeye başladım. Mutfağa girdiğimde mutfak dolaplarını tamamen açılmış bir şekilde görünce şok oldum. Bu nasıl mümkün olabilirdi. Hemen ışığı açıp kapakları kapatmaya başladım. Bunun John'un beni korkutmak için yaptığı bir numara olduğunu düşündüm. Ve "Beni korkutamazsın John!" diyip gülerek buzdolabından çıkardığım soğuk suyu içtim. Tam kapıya yönelmişken kapının hızla kapandığını gördüm. "Demek vazgeçmedin ha?! Gerçekten komik değilsin.. Hadi ama!" tarzında şeyler söylemeye başladım. Kapıyı açıp alt kattaki bütün odaları gezdim. Ama John yoktu. Bu işten sıkılmaya başlamıştım. Üst kata çıktığını düşündüm. Tam üst kata çıkmaya giderken merdivenin altında buruşturup çöpe attığım fotoğrafın buruşmamış bir şekilde yerde durduğunu farkettim. Bu kadarı gerçekten fazlaydı. Fotoğrafı alıp mutfaktaki çöp kutusuna attım ve hızla merdivenlerden çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıkarken vücudumu engelleyen bir şey hissettim. Hareket etmem oldukça zorlanmıştı. Gerçekten çok fazla korkuyordum. Oldukça soğuk bir şey ayaklarımdan tutup beni aşağı çekmek için çabalıyor gibiydi.. Bütün zorluklara rağmen yukarı çıkmayı başardığımda John'u yatağında uyuyor bir şekilde gördüm. Uyandırmaya çalıştım ona anlatmaya çalıştım.. Ama dinliyor gibi yapıp tekrar uyuyakaldı. Ne yapacağımı bilmiyordum.. Ya bunların hepsini o yapmadıysa? Birden içimde soğuk bir his ürperdi.. Aklımdan "Hayır bu olamaz.. Bu mümkün değil.." diye geçirirken yavaşça kafamı çevirip kapının yanındaki çerçeveye baktım.. Evet.. Tamamen şok olmuştum fotoğraf içerisinde tamamen düz bir halde duruyordu.. Hemen aşağıya koştum. Mutfaktaki çöp kutusunda eğer hala fotoğraf varsa bu sadece John'un bana oynadığı bir oyundu. Bunu kanıtlamayı ve rahatlamayı istiyordum. Merdivenlerden inerken hiçbir zorlukla karşılaşmamıştım. Mutfağa girip çöp kutusunu karıştırdım. "Hadi ama.. Bu imkansız! Nerdesin?!!" Yoktu... fotoğraf.. Kesinlikle yoktu.. Bütün gücüm tükenmişti.. Hareket edecek cesaret bulamadım.. Çok fazla korkuyordum.. Çaresizce arkamı döndüm ve fotoğraftaki ailenin hemen arkamda canlı bir şekilde duruyorlarken gördüm.. "SONSUZA KADAR.. SENİNLEYİZ."
18 Ocak 2009 - NOT DEFTERİ
Birçok insanın odasında sevdiği bir ünlünün posteri, bir aile büyüğünün veya kendisinin fotoğrafı vardır.
Tamamen zararsız ve normal görülen fotoğraflarda bir sır gizlenmiş olabilir mi? Her sabah mutlulukla selamladığın, her gece iyi geceler dilediğin o çok sevdiğin ünlünün posteri aslında sana zarar vermek için bekleyen bir kötülüğün en iyi saklanma yeri... olabilir mi? "Hadi ama.. Bir poster veya bir fotoğraf ne gibi bir zarar veriyor olabilir ki bana?" diye küçümsemiş olabilirsiniz..Yaşadığım en korkunç olay.. VE BİR DAHA YAŞAMAMAYI UMDUĞUM.. MERHABA.. BEN BRIAN VE SİZE BAŞIMDAN GEÇEN BİR TUHAF OLAYI ANLATMAK İSTİYORUM..
Şuana kadar gördüğüm en harika resimlerden bazıları thomas allsman adında birine ait. 60li yaşlarının başlarında sessiz bir adam ve kasabanin kenarında eski küçük bir evde yalnız basina yaşıyor. Thomas su ana kadar gordüklerimiz icinde en iyi portre sanatcısı.
Her bir resmi adeta bir Mona Lisa, kafanin, yuzunun ve vücudun üst kisminin en kucuk detaylari bile gerçekle birebir. Ancak bunları nasil çizdigi asıl soru
Kasabadan bir arkadaşımla ressamı ziyarete gittim ve bana dönerek
Gördüğünüz gibi thomas allsman doğduduğu gunden beri tamamen kör. Buna ragmen bir sekilde sizi resmedebilir.Sanki onunde otururken sizi “görebiliyor” ve portrenizi ciziyor.. Bu yetenegi nasil kesfettigini ya da bunu nasil yaptigi bilinmiyor zaten size bunu soylemez
Parasini ödediğiniz surece sizi çizecektir hatta sizi cok guzel bir sekilde çizicektir.
Bende ardından evinin ön kapisina doğru gittim. Orda durağan ve gergin bir şekilde durdum. Yanimizda birileri olursa resim yapmayacağinı söylediği icin tek başımaydim.Derin bir nefes aldıktan sonra kapiyi çaldım.
Biraz bekledim. Ve sonunda kapıyı acti. Bastonuna tutunurken gri gözleriyle yüzümü suzdu .
“mr. Allsman , adim Luke ve ben… ” sesim gerginlik icinde kisildi. “çizilmek istiyorsun, degil mi? ” dedi.” bana verecegin para var mi?”
“Elbette , iki yuz dolar vereceğim” dedim.
Ona parayı verdikten sonra thomas başını salladı ve içeri girmemi söyledi ev için güzel ve basit oldu gözüm masanın üzerinde kitaplara takıldı
Beni içeriye davet etti ve tabureye oturttu odada sandalye ve tuvalden başka birşey yoktu dışkı ve boya malzemeleri vardı ben oturdum oda tuvalin arkasına oturdu
Şimdi evlat seni uyarıyorum bazen çok ileriyi boyuyorum dedi çok ileri bunun anlamı ne olabilirdi belkide bazen kafasından hayal ederek bir evin dış avlusunu veya aklındaki bir kişiyi çiziyordu
ona garip terimini sorduğumda
Yorum yapmayı reddetti o orada değilmiş gibi bir duygu vardı o resim yapmaya başladı gözleri kapalıydı ne bizden biri gibi konuşuyordu nede bizden biri gibi kelimeler söylüyordu belki bir şekilde beni görebiliyordu
Nihayet o fırçayı aşağıya koydu bitti dedi ve gelip görmemi söyledi ben ise resime bakmaya gittim resim korkunçtu kafamdaki kafamdaki her bir saç kazınmıştı ben birden ahşap zemine düştüm
thomas beni boyamıştı boğazım kesilmiş kolarımdan birisi gitmiş üzerime bile şuan giydiğim kıyafeti çizmişti
Ben geri çekildim thomasa ‘ neden bunu çizdin? neden bu tabloda bana korkunç şeyler olmuş ? thomas bana gaddar yüzüyle baktı
Sana söyledim bazen çok ileriyi boyarım dedi . kafam karışmıştı bu ne anlama geliyordu diye sordum ve bana geri baktı ve bana henüz gerçekleşmeyen şeyleri boyarım...
Bir adam otele gitmiş ve lobideki kadın ona bir anahtar, bir oda vermiş. Gitmeden de odasına giden yol üzerinde numarası olmayan bir odanın olduğunu ve oraya girilmesinin hatta delikten bakılmasının bile yasak olduğunu söylemiş.Adam da kadının söylediklerini dinleyerek direk odasına gidip uyumuş. Ama ertesi gece adam kapısında numarası olmayan odaya olan merakınayenik düşmüş.Adam koridor boyunca yürümüş ve kapı kolunu aşağı çekerek açmaya çalışmış. Tabii ki oda kilitliymiş. Böyle olunca adam eğilerek delikten içeri bakmış. Yanaştığı anda gözüne delikten soğuk hava dalgası çarpmış. Gördüğü tek şey bir otel yatak odası ve köşede duran bembeyaz tenli bir kadınmıs. Kadının kafası duvara yaslıymış ve kapıya bakmıyormuş.Adam bir süre şaşkınlıkla baktıktan sonra kalkıp odasına gitmiş.Ertesi gün adam tekrar delikten bakmış ama çok şaşırmış. Çünkü gördüğü tek şey kırmızılıkmış. Ne olduğunu anlayamamış. Belki de bir çeşit ajanlık yaptığını anlayan kadın kırmızı bir şeyle deliği kapatmıştı. O anda adam lobideki kadınla konuşmaya karar vermiş.Kadın üfleyerek “Delikten mi baktın?” demiş. Adam onaylayınca kadın anlatmaya başlamıs. “Uzun zaman önce bir adam burda karısını öldürmüstü. O günden beri kadının hayaleti odada görülmeye başlamış. Ama bu insanlar farklıydı, hayaletleri gibi. Tenleri bembeyazdı.
Fakat gözleri, onlar dümdüz bir kırmızıydı.”
Edward Mordrake / çift yüzlü adam
19. yüzyılda yaşamış İngiliz soylularından olduğu söylenir. İki tane yüze sahip olup, bir yüzü normal insan silueti gibi görünürken, diğer yüzündeki ağzıyla yemek... yiyemiyor, konuşamıyor sadece gülüp, ağlayabiliyormuş.
Diğer yüzünün her gece kendisine korkunç şeyler fısıldadığını söylese de hiçbir doktor bu yüzü almaya kalkışmamış.
Kafasına ön tarafından bakıldığında yakışıklı sayılabilecek biri olurken; arka yüzünde şeytani bir kadın olduğu söylenir.
Dediğine göre bu kadın o ağlarken gülüyormuş ve psikolojisini tahrip edecek şekilde sohbete girişiyormuş kendisiyle.
Edward dayanamayıp 23 yaşında intihar etmiş...