|
1. Birinci Hikmet’ten Tespit Ve Yorumlar
Bediüzzaman Tesettür Risâlesi’nin Birinci Hikmet’inde şu tesbitleri yapar (1) ;
“Kadınların on adetten altı-yedisi ya ihtiyardır, ya çirkindir ki; ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır; kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan (töhmetli olma, suçlu olma) korkar. (…) Ve on adetten ancak iki-üç tanesi bulunabilir ki; hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın.”
Son araştırmalar Bediüzzaman’ı doğrulamakla birlikte, onun “onda 2-3” olarak verdiği oranın iyimser rakamlar olduğunu göstermektedir.
2005 yılında 10 farklı ülkeden 3.000 kadınla görüşülerek yapılan bir araştırmada şu sonuçlar ortaya konulmuştur:
– Kadınların yarısından fazlası günümüzün güzellik idealleri karşısında kendilerini güzel hissetmenin zor olduğuna inanmaktadır.
– Araştırmaya katılan on kadından yedisi güzelliğin sadece fiziksel özellikler bazında çok dar bir bakış açısıyla tanımlandığını düşünmektedir.2
Günümüzde kadına dayatılan güzellik ölçüleri nedeniyle; yüz kadından ancak ikisi kendini güzel bulmaktadır.
Zira, sefih medeniyetin güzellik anlayışıyla “doğuştan değil, ama sonradan; kadınlar giderek bakılacak bir şeye dönüştürüldüler.”3
2. Kendini Gizleyen Kadınlar
Kendinden daha güzellerin olduğunu düşünen kadın çirkin olmamak için kendini gizleme ihtiyacını duyar. Aslında ciltte bir tabaka oluşturan makyaj malzemeleri, bronzlaşma, ciltteki buruşukları ütüleyen (!) türlü çeşit estetik operasyonlar, ak saçları türlü renklere dönüştüren saç boyaları, aksesuar amaçlı gözlükler, lensler, şapkalar, başlıklar da çağdaş medeniyetin kadınlara sunduğu bir tür örtünme, gizlenme ve kendini saklama şekli değil midir?
3. Esaretin Kendisi
Sefih medeniyet” ideal bir “kadın modeli” tesbit eder. Reklâm afişleriyle, sinema filmleriyle, TV dizileriyle, “ideal model” piyasaya sürülür. Bu aslında olmayan “bakılacak” bir kadındır. Kadınların bu “ideal modele” benzemeye çalışması ciddî bir endüstri sektörünün doğmasına sebep olmuştur.
Zayıflama âletleri ve kıyafetleri, kozmetik ve güzellik sektörü, estetik uygulamalar. İltifat ve beğeninin uyuşturucu etkisine kapılan kadınların bu güzelleşme gayretleri bazen “takıntı” boyutuna bile ulaşır.
Hatta bu dayatmalar, adeta çocukları bile hipnotize eder. İdeal güzel kadın modeli tazecik beyinlere oyunlarla, oyuncaklarla, çizgi filmlerle, dizilerle kazınır.
4. Gerçek Güzellik
Bediüzzaman, varlık âleminde yaratılan her şeyin en güzel şekilde var edildiğinden bahseder. Zahiren çirkin görünen şeylerde bile nice gizli güzellikler vardır. Zira var edilmek ve hayat sahibi olmak Yaratandan mahlûkata verilmiş en büyük armağandır.
Bu bakış açısıyla hastalık da güzeldir, ihtiyarlık da. Saçlardaki aklar da güzeldir, yüzdeki buruşukluklar da. Eşyanın Yaratıcısını aksettiren melekût boyutunda her şey güzeldir.4
Asıl çirkinlik, şükredilmeyen güzellik nimetidir.
Güzelliğini seven ve muhafaza etmek isteyen her güzelin bunu idrak etmesi, vücut nimetini günahları kazanmak ve kazandırmak için kullanmaması gerekir.
Bunu yaptığında güzelliği ebedîleşir. Bu güzellik, ölüm ötesi âlemde daha mükemmel bir şekilde kendisine yeniden ihsan edilir.5
5. Tesettür Kadını İncitmez
Bugün bütün kadınların ortak problemlerinden biri taciz meselesidir.
Tacizin en sık görüldüğü alan toplu taşıma araçlarıdır. Bu yüzden dünyanın bir çok ülkesinde kadınlara özel taksilerin devreye girdiğini medyadan takip edebilmekteyiz.
Bununla beraber, Batılı kadınların bu tacizlerden korunmak için ayrıca saçlarını erkekler gibi kestirdiklerini, şapka taktıklarını, beden hatlarını belli etmeyen kıyafetlerini tamamlayan ülkelerine has şal, panço gibi örtüler kullandıklarını öğrendik. Bu durum, örtünün adı ne olursa olsun, fıtratı bozulmayan her kadının örtünmek istediği gerçeğini gözler önüne serer.
6. Pis Nazarlar, Negatif Enerjiler
Dikkatli bakış, hele de sevmediğiniz bir insandan geliyorsa rahatsız, huzursuz eder.
Bediüzzaman, Avrupa’da çoğu kadının erkeklerin dikkatli bakışlarından sıkılarak polislere “Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar” diye şikâyet ettiğini belirtmektedir.
Kadınların (açık saçık oldukları halde) ‘dikkatli bakıyor’ diye kendini güvende hissetmeyip polise erkekler için suç duyurusunda bulunması, örtünmenin kadının yaradılışında var olduğunun bir delilidir.
7. Kadınların Fıtratı
Bediüzzaman’ın üzerinde durduğu konulardan biride kadınların fıtraten korkak/çekingen oluşlarıdır. Bu yüzden kadın kendini gizlemeye, setretmeye meyleder. Kendisine haram olanların iştahını açmamaya büyük gayret eder.
Bediüzzaman bunun aksi halinde kadının; sekiz dokuz dakikalık bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz aylık hamilelik meşakkatini, ardından sekiz dokuz yıl (en azından) himayesiz o çocuğun terbiyesi için uğraşacağını, dolayısıyla yıllarca o gayrimeşrû sekiz dokuz dakikalık zevkin belâsını çekeceğini belirtir.
Ayrıca, kadınların en değerli varlıkları olan hayatlarını, evlâtları için rahatlıkla fedâ edebilecek kadar cesur ve kahraman oldukları Risale-i Nurlarda vurgulanan bir husustur. Bu açıdan bütün anneler şefkat kahramanıdırlar.
8. Kadının Yol Ayrımı
Kadın için en büyük zorluklardan bir tanesi himayesiz bir evlâdı yetiştirmek zorunda kalmalarıdır. Hele bu evlât gayrimeşrû ilişkiden dünyaya gelmişse.
Zira, gayrimeşrû ilişkiyi göze alan bir erkek genel itibarıyla sorumluluktan kaçar, bir çocuğun mesuliyetini, himayesini üzerine almaz, hayvânî duygularının esareti altındadır.
İşte kadınların kendilerini haram nazarlardan gizlemesi, Ahzab Sûresi’nin ilgili âyetinde de söylendiği gibi, “eziyete uğramamaları” yani yine kendi selâmetleri için uygundur.
Kadın, kendini haram nazarlardan gizlerse, zahiren (sözgelimi yaz sıcaklarında örtünmek gibi) bir eziyet çeker, ama gönlü gül gülistandır. Aksi takdirde en azından haram nazarların göz hapsinde esarete mahkum olur.
Azhab Suresinde Yer Alan Dikkat Çekici 5 Ayet 6
9. Kadınların “Korku Sigortası”
Kadının fıtratındaki korku duygusu onun tecavüze uğramaması için koruyucu sigortası hükmündedir, kadını ilerde olabileceklere karşı korunmasını hatırlatır. Bu duygu, kadını mânen süsler, utanma, haya gibi ahlâkî güzellikleri de beraberinde getirir.
“Haydi kadınlar biraz cesaret!.” Sefih medeniyetin kadınları esir etmekte kullandığı temel sloganlardan bir tanesidir bu. Modasıyla, TV dizileriyle, sinemasıyla, defileleriyle, reklâmlarıyla, aklınıza gelen her yöntemle kadınların fıtratındaki tesettür meyli tahrip edilmeye çalışılır.
10. Sefih Medeniyet, Kıskançlığı Menfi Yönlendirir
Bediüzzaman, “Bütün kadınlar kıskançtır” dememekle birlikte, istatistikî bir bilgi olarak “onda altı-yedi” gibi bir oranda kadınların çoğunun kıskanç olduğunu belirtmektedir.
Sefih zihniyet “ideal kadın modeli” çizer. Bütün kadınları o “model”e benzemeye teşvik eder. Moda, kozmetik ve estetik cerrahi bu şekilde sektör haline gelmiştir. İdeal modele kendini “mukayese” ettiğinde, gördüğünden hoşlanmayan ve özgüvenini kaybeden kadınlar, kendilerine olan saygılarını tekrar kazanmak için türlü işkenceleri göze alırlar.
Bazen bu yolda beden ve ruh sağlıklarını bile yitirirler. Sefih medeniyet, kadının fıtratına yerleştirilmiş olan kıskançlığı kötü yönde işleterek onu böyle esir eder.
11. Tesettür Ve Defile Yan Yana Gelir Mi?
Tesettür kadının “kişiliğini” kimliğini ön plana alırken, defile “dişiliğini” göstermeyi hedeflemekte, kadını bakılacak bir meta haline getirmektedir. Bu bağlamda, tesettür defileleri bu cihetiyle mahiyetinde tesettürün ruh-u aslîsini inciten mânâlar taşımaktadır.
Aynı zamanda sefih medeniyetin, Kur’ân’ın hükümlerine açıkça muhalefet etmektense “değişip dönüştürmeye” çalışması şeklindeki stratejisine ibretli bir örnek teşkil etmektedir.
12. Hadislerden Müjdeler
Bediüzzaman Hz. (takva yarışı içinde) şefkat kahramanı hanımların erkeklerden daha üstün olduğunu vurgular. Çünkü kadınlar fıtraten erkeklere nazaran yaptıkları işten karşılık beklemezler. Erkeklerin çocuk ve eşlerini himaye, onlara yardım hikmetiyle fıtratlarına yerleştirilmiş olan namus, kahramanlık hislerinin günümüzde bazı sebeplerle bozulduğunu, çoğunlukla zayıfladığını ifade edip şöyle devam eder:
“Fakat kadınlarda o seciye-i fıtriye olan şefkat kahramanlığı bozulmamış. Bu seciye-i fıtrî, ehl-i İslâmda, ahir zamanda büyük bir hizmet ve hayat-ı içtimâiyede, İslâm dairesinde bir esas olacağına o gibi hadis-i şerifler işaret edip remzen haber veriyorlar.”6
13. Bitirirken…
Terbiye-i İslâmiye ışığında, günahlardan muhafaza için evlenmeyi tercih etmesi gereken erkekler, artık geçici güzelliklere meftun olup kadınları beş on yıllık dünyevî gençliğinde sevmekte, kadının kişiliğini hiçe saymaktadır. O açıdan kadınlar, evlilik kararı vermeden önce, izdivacı sorgulamalıdırlar.
Bu noktada Bediüzzaman’ın “Tam muvafık, dindar, ahlâklı bir zevc bulmadan kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı, bekâr kalsınlar. Tâ ki ona lâyık, ebedî arkadaş olabilecek, İslâmî eğitim almış bir kişi çıkıncaya kadar”7 sözleri yol gösterici tavsiyelerdir.
Yeter ki, kadının ebedî mutluluğu, geçici keyifler için bozulmasın. Yeter ki kadın, medeniyetin günahları içinde boğulmasın.
Dipnotlar
Ana Kaynak; Yasemin GÜLEÇYÜZ’ün ele aldığı; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin ‘Tesettür Risalesi’
Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul Eylül 2005, s. 454.
2. Dove Global Araştırması/2005.
3. Tuba Akyol, 30.9.2007 tarihli Milliyet Pazar gazetesi, “Said Nursî’den ‘sıfır beden’ baskısı” başlıklı makale.
4. Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul Şubat2005, s. 365.
5. Bediüzzaman Said Nursi, Gençlik Rehberi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul Mayıs 2000, s. 31.
6. Bediüzzaman Said Nursî, Hanımlar Rehberi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 1993, s. 33
|