• Ana Sayfa
  • Portal
  • Arama
  • Üye Listesi
  • Ajanda
  • Diğer

  • Hoşgeldin, Ziyaretçi
    Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

    Kullanıcı Adı/E-posta:
      

    Şifreniz:
      





    Forumda Ara

    (Gelişmiş Arama)

    Forum İstatistikleri
    » Toplam Üyeler: 302
    » Son Üye: sentinus34
    » Toplam Konular: 838
    » Toplam Yorumlar: 1,912

    Detaylı İstatistikler

    Son Yorumlar
    Nerede yanlış yapıyorum
    Forum: #Forum Dışı
    Son Yorum: evdenevenakliyat
    12-05-2016, 01:26 PM
    » Yorumlar: 0
    » Okunma: 155
    Sokakta kalanlar Hayvanla...
    Forum: Duyurular - Kurallar - Yenilikler
    Son Yorum: sokaktakalanlar
    12-05-2016, 09:08 AM
    » Yorumlar: 0
    » Okunma: 139
    Dirilin Yaw :S
    Forum: Duyurular - Kurallar - Yenilikler
    Son Yorum: Dragon Caliph
    12-04-2016, 08:37 PM
    » Yorumlar: 0
    » Okunma: 111
    Ses ver
    Forum: Duyurular - Kurallar - Yenilikler
    Son Yorum: Dragon Caliph
    11-30-2016, 01:56 AM
    » Yorumlar: 2
    » Okunma: 197
    eRevollution
    Forum: Anlatım - İnceleme - Haber
    Son Yorum: Dragon Caliph
    11-12-2016, 04:11 PM
    » Yorumlar: 1
    » Okunma: 155
    02.09.2016 Rank Sistemi G...
    Forum: Duyurular - Kurallar - Yenilikler
    Son Yorum: Dragon Caliph
    11-06-2016, 09:19 AM
    » Yorumlar: 3
    » Okunma: 243
    Yeni Düzenli Youtube Oyun...
    Forum: Tanışma & Kaynaşma
    Son Yorum: Dragon Caliph
    11-06-2016, 09:16 AM
    » Yorumlar: 1
    » Okunma: 201
    CS:GO | Epic Ninja Defuse...
    Forum: Counter-Strike Genel
    Son Yorum: ChromeStar
    10-09-2016, 03:19 PM
    » Yorumlar: 1
    » Okunma: 159
    Online Friv oyunları hakk...
    Forum: Diğer
    Son Yorum: ChromeStar
    10-04-2016, 02:10 PM
    » Yorumlar: 1
    » Okunma: 172
    İyi Bayramlar
    Forum: Geyik köşesi
    Son Yorum: Dragon Caliph
    09-17-2016, 08:41 PM
    » Yorumlar: 2
    » Okunma: 419

     
      Gitsby
    Yazar: CrawL - 04-18-2015, 02:06 PM - Forum: Karanlık bölge - Yorum Yok

    Gitsby

    Çoğu insan gibi, üzücü bir çocukluk
    geçirdim. Bu günlerde kim geçirmiyor ki?
    Babam ben doğmadan önce terketti ve
    beni doğurduğu andan itibaren
    uyuşturucu kullanan bir anneyle
    büyüdüm. Hemen partili yaşam biçimine
    döndü ve evimizi esrarkeşlerin havasıyla
    doldurdu. Hayatımın ilk 5 yılını,
    uyuşturucuyla kaplanmış bir havada
    geçirdim. Dumanlı hava evin her yerini
    sarmıştı, bazen kapımın altından da
    geliyordu.
    Annem kötü biri değildi, sadece
    bağımlılıklarının kurbanıydı. Boş parası
    olduğunda, eve yemek getirirdi ve hatta
    bazenleri bana Goodwill’den kıyafetler
    alırdı. Odamdaki tek mobilya bazalı
    yatağım, ve küçük mavili beyazlı bir
    oyuncak kutumdu. Çok fazla oyuncağım
    olduğundan değil, zaten 3 tane vardı
    sadece ve onlar da doğum günlerimden
    gelenlerdi; bir resim kiti, kırmızı bir
    vagon ve son olarak, biriciğim, Gitsby
    adındaki oyuncak bebeğimdi.
    Gitsby en yakın arkadaşımdı. Beraber
    hayali çay partileri yapardık, beraber
    uyurduk, duş alırdık ve bazen benimle
    konuştuğunu hatırlıyorum.
    Şu anki yetişkinlik çağımda Gitsby’i
    düşününce, ne kadar travmatik bir
    çocukluk yaşadığımı anlıyorum aslında.
    Bazen uçmuştum evdeki dumanlı
    havadan dolayı ve bu yüzden anılarımın
    çoğu gerçek olamayacak kadar absürttü.
    Hala onun sesini hatırlıyorum, ince,
    pürüzlü. Ve benden istediği şeyleri
    hatırlıyorum. Onun için yemek çalmak.
    Çatalları, bıçakları götürmek.
    Koltuğumuzun üzerinde sızmış kötü
    adama vurmak. Her zaman başımı belaya
    sokacak kötü şeyler… Gitsby’i suçlardım
    ama annem hiçbir zaman inanmadı.
    Yetişkinler asla inanmaz.
    6. yaş günlerime az kala, annemden
    yılbaşı partisi istedim. Okuldaki hoş
    olmayan kızları çağırıp onlara kek ikram
    etmek, beni sevmelerini ve arkadaşım
    olmalarını istiyordum. Hala mutfakta çok
    yüksek umudumla beklediğimi, maden
    suyunu çalkaladığımı, nefesimi
    tuttuğumu ve annemi pür dikkat
    izlediğimi hatırlıyorum. Bana döndü ve
    güldü.
    “Yılbaşı partisi mi? Jess, bu gülünç.
    Benim bile olmayan 15 çocuğu beslemeyi
    karşılayamam, daha seni bile ancak
    doyurabiliyorum. Bir fil gibi yiyorsun,
    yoksa küçük Gitsby mi demeliydim? Evde
    yiyecek şeyleri bile güçlükle
    bulabiliyorum.”
    Yüzüm anında düştü. Bir şeyler
    mırıldandım ve kekeledim. Salondan
    gelen müziği duydum. Kapıdan geçen
    onlarca tanımadığım insanı gördüm.
    Annem her zaman partiler verirdi. Peki
    ya ben? Bir çocuktum ve tüm
    arkadaşlarım yılbaşı partileri veriyordu ve
    şimdi tüm kötü kızlar parti vermek için
    çok fakir olduğumu bilecekler ve bununla
    bile dalga geçeceklerdi.
    Göz yaşlarımın aktığını hissettim ve
    odama koşup kapıyı çarptım. Gitsby
    yatakta yatıyordu ve gülümsüyordu. O
    her zaman gülümserdi, nasıl
    unutabilirim ki? Sadece bana bakardı, ve
    gülümserdi. Benden kötü bir şey
    yapmamı isteyecekti. Yemek çalmamı ya
    da daha kötüsünü. Bu onun suçuydu.
    Gitsby okula gitmek zorunda değildi.
    Gitsby hiçbir zaman benim durumuma
    düşmedi, başı belaya girmedi. 5 yaşında
    küçük beynim, tüm bu olanların annemin
    değil de Gitsby’nin suçu olduğuna
    inandırmıştı beni.
    Öfkeyle çığlık attım ve elimdeki şişeyi
    tüm gücümle yatağa fırlattım. Gitsby’e
    çarptı ve zemine düştü. Güldüm. Onu
    banyoya sürükledim ve duşakabinin içine
    attım. Tabi ki de karşılık veremedi suyun
    altındayken ama bu beni rahatlatmıştı.
    Birkaç dakika sonra, yani sinirim ve
    aşağılanma duygum geçtiğinde hıncımı
    çıkardığım favori oyuncağımı oyuncak
    kutusuna fırlattım ve sertçe kapattım.
    Kutuyu tekmeledim; Gitsby’i hiçbir
    zaman görmek istemiyordum.
    Ondan sonra hiçbir oyuncağım olmadı.
    Yaklaşık bir hafta sonra polis geldi ve iki
    tatlı bayan beni yeni bir eve, kasabaya ve
    hayata götürdü. Yemeğim vardı ve
    uyuşturucu falan yoktu. Sandık depoya
    kaldırıldı ve vagon kayboldu. Annemi bir
    daha hiç görmedim. Büyüdüğümde ailem
    annemin 25 yıldır hapiste olduğunu
    kabul etti. Onun için hiçbir şey
    hissetmemiştim zaten, hala onun bana
    verdiği kötü hayat yüzünden kabuslar
    görüyordum. Kendimi okuldaki başarıma
    adamıştım ve hapisten gönderdiği
    mektupları takmamıştım. Ergenlik
    dönemimde bana birkaç kez ulaştı ama
    telefonu açmadım.
    Bu sabaha kadar böyleydi. Şimdi 30
    yaşındayım, kendi çocuklarım ve beni
    derinden seven bir eşim var. Güzel bir
    eve, iki tatlı köpeğe ve sosyal çalışan
    olarak benim gibi çocukluk geçiren
    çocuklarda bir farklılık yapmak üzere bir
    kariyere sahibim. Bugün bana sesli mesaj
    attığında ve benimle konuşmayı
    istediğini söylediğinde, kendimi onun
    söyleyeceklerini dinleyecek kadar hazır
    hissettim.
    Çocuklar okul için gittiğinde, arka
    bahçemizdeki kulubemize gittim,
    çocuklarımın yazın oynamak için
    kullandığı alana. Eski oyuncak kutuma,
    şimdilerde çay partisi sehpası olarak
    kullanılan sandığa oturdum ve bana
    bıraktığı numarayı aradım.
    3 kez çaldı.
    “Alo? Jessie?”
    “Selam, anne. Nasılsın?”
    “Oh Jessie, benimle konuştuğun için
    teşekkür ederim. Biliyorum şu an kendi
    ailene ve hayatına sahipsin. Onlarla
    birgün tanışmayı çok isterim! Sadece ne
    kadar üzgün olduğumu söylemek için
    aradım. Her şey için.”
    “Çocuklarımla hiçbir zaman
    tanışmayacaksın, asla. Ben de kendi
    hissettiklerimi söyleceğim. Uyuşturucular
    seni çökertti ve beni de aşağı, yanına
    çektin. Aslında, yakalanmanın bu kadar
    uzun sürdüğüne şaşkınım.”
    “Yakalanma derken ne demeye çalıştığını
    anlamadım. Jess, gerçekten bir şey
    bilmiyorum. Bak, zor bir durum. Neden
    benden bu kadar nefret edip
    torunlarımla tanışmama izin
    vermiyorsun? İsa’nın bağışlayıcılığı
    hakkında çok şey öğrendim uzaktayken ve
    ben.. oh Jessie, Gitsby için çok
    üzgünüm.”
    “Gitsby?” Durdum, aklım karışmıştı.
    “Neden onu umursayasın?”
    “Biliyorum, inan bana biliyorum Jessie.
    Hepsi benim suçum, eroinler. Ve Gitsby,
    Tanrım… O sonsuz kadar gitti ve hepsi
    benim hatam.”
    Annem ağlamaya başladığında,
    parmaklarımı sabırsızca oyuncak
    kutusuna değdirdim. Uyuşturucular
    annemin beynini yakmıştı açıkça.
    “Anne, neden Gitsby hakkında
    konuşuyorsun? Hatta neden
    umursuyorsun? Ve Gitsby’nin nerde
    olduğunu biliyorum. Tam altımda.
    “Biliyor musun? Ne diyorsun Jessie?
    Aman Tanrım nerde o?”
    Huzursuzca cevap verdim. “Gitsby
    sandıkta.”
    Cidden annemin telefonu beklemeye
    aldığını sandım, hiçbir şey
    duymuyordum, nefes alış verişini bile.
    “….Kız kardeşin sandıkta derken?”
    “Kardeş? Ne saçmalıyorsun?
    Uyuşturucuya hemen döndün değil mi
    anne? Gitsby lanet olası bir oyuncak.
    Birkaç gün önce onu oyuncak kutusuna
    kitlemiştim senin esrarkeşlikten
    yakalanmandan önce.”
    “Jessie.. oh Tanrım hayır… hayır… Jess,
    uyuşturucular için hapse atılmadım. Göz
    altına alınma sebebim Gitsby’nin
    kayboluşuydu. Onu her zaman küçük
    oyuncağın diye çağırırdın ama hepimiz
    biliyorsun sanmıştık.. Aman Tanrım, ne
    yaptın Jessie? Benim küçük bebeğime ne
    yaptın?!”
    Duygu belirtisi göstermeden, telefonu
    yanıma koyup ayağı kalktım. Uzaktan,
    annemin haykırışlarını ve ağlayışını
    duyabiliyordum ve kutu hakkında çok
    karanlık duygular içimi kapladı. Anılar,
    geri dönüyordu. Kararsızlığımın ardındaki
    gücü hissediyordum. Zihnimdeki kapayı
    ittiriyordum, çok uzun süredir sıkıca
    kapalı olan kapıyı. Onun orada olduğunu
    unutmuştum.
    Travma ve uyuşturucular benim küçük bir
    çocuğun aslında bir bebek olduğunu
    inandırmış olabilir miydi? Yemek isteyen,
    bunun için malzemelere ihtiyaç duyan,
    onu kötü adamlardan korumamı isteyen…
    Hayır…
    Yavaşça döndüm ve gözlerimi kutuya
    diktim. Kesinlikle çok küçüktü. Oraya bir
    insanı sığdıramazdın. Yapamazdın. Peki
    ya çok küçük, aç, bir deri bir kemik olan
    bir yavruyu? Eğer bir müfettiş olsaydım
    ve bir çocuk aramam gerekseydi asla o
    kutunun içine bakmayı düşünmezdim.
    Sadece, çok çok küçüktü.
    Dizimin üstüne çöktüm ve klipslerini
    açtım. Bakmamam daha iyi olacaktı. Tüm
    bu atlattıklarımdan sonra, kazandığım
    yeni hayattan sonra. Bu oyuncak
    kutusunu açmamla hepsi yok olabilirdi.
    Açmamalıyım. Onu bir yere fırlatmalı ve
    varlığını bile unutmalıyım. İçine
    bakmamalıyım.
    Sandığı açtım.
    Hiçbir zaman oyuncak bebeğim
    olmamıştı. Annem asla bana alamadı. Bir
    vagonum da olmamıştı. Ama bir oyuncak
    kutum vardı. Şirin, mavi ve beyaz bir
    kutu. 5 yaşındayken, iki yaşındaki kız
    kardeşimi boğdum ve onu içine koydum.
    Ve şimdiyse, hayatım bitti.

    Bu konuyu yazdır

      Gateway Of The Mind
    Yazar: CrawL - 04-18-2015, 02:05 PM - Forum: Karanlık bölge - Yorum Yok

    " Gateway of the Mind "
    1983 yılında aşırı derecede dindar olan bilim insanları gizli bir tesiste uçuk bir deney yaptılar. Teorilerine göre duyu organlarıyla ve uyaranlarla bağlantısı kesilen bir insan Tanrının varlığını algılayabilirdi.

    5 duyu organının sonsuzluğun farkında olan kısmımızı perdelediğine inandılar, ve onlar olmadan insanın düşünce yoluyla Tanrı ile iletişim kurabileceğine. Uğruna yaşayacağı hiçbir şey kalmadığını söyleyen yaşlı bir adam onların tek gönüllü kobayıydı. Onu tüm hislerinden arındırmak için yaptıkları operasyonla bilim insanları, adamın beynine giden tüm sinirleri kestiler. Denek kaslarına olan bağlantısına hala sahip olsa da, göremiyor, duyamıyor, koklayamıyor, hissedemiyordu. Dış dünyayla iletişim kurmak, hatta dış dünyayı hissetmesi için bile hiçbir yol yoktu. Düşünceleri ile baş başaydı.

    Denek kendisi bile duyamazken kafasının içindekileri karışık,peltek bir şekilde anlatırken bilim insanları onu gözlemledi. 4 günden sonra denek kafasının içinde sakin, anlaşılmaz sesler duyduğunu söyledi. Bunun psikozun* bir başlangıcı olduğunu varsayarak adamın dediklerine dikkat ettiler.

    2 gün sonra denek ölü karısının onunla konuştuğunu söyleyerek ağlamaya başladı, ve üstelik o da onunla konuşabiliyordu. Bilim insanları şaşırmışlardı, ancak denek hepsinin ölü akrabalarının isimlerini sayıncaya kadar ikna olmamışlardı. Denek, sadece bilim insanlarının ölü eşlerinin ve ailelerinin bilebileceği özel bilgileri söyledi. Bu noktada, bilim insanlarının büyük bir kısmı deneyi terk etti.

    Ölülerin söylediklerini ilettiği 1 haftadan sonra denek seslerin acı verici olduğunu söyleyerek sıkıntılı bir ruh haline girmeye başladı. Uyandığı her anda, bilinci onu rahat bırakmayı reddeden yüzlerce ses tarafından bombardımana tutuluyordu. Kendini sürekli duvarlara vurarak acıyı hissetmeye çalışıyordu. Bilim insanlarına sakinleştirici için yalvardı, böylece uyuyarak o seslerden kaçabilirdi. Bu yöntem 3 günlüğüne çalıştı, ardından kabuslar geldi. Denek rüyasında sürekli olarak ölüleri gördüğünü söylüyordu.

    Sadece 1 gün sonra, denek çığlık atmaya ve artık işlevsiz olan gözlerini pençelemeye başladı, fiziksel dünyadan bir şey hissetmeyi umuyordu. Artık histerik bir hale gelmiş olan denek, ölülerin düşmanca bir şekilde cehennemden ve dünyanın sonundan bahsettiğini söyledi. Ardından 5 saat boyunca aralıksız bir şekilde "Cennet yok, bağışlanma yok." diye bağırdı. Onu öldürmeleri için defalarca kez yalvardı, ama bilim insanları onun Tanrıyla iletişime çok yaklaştığına ikna olmuşlardı.

    Başka bir gün daha geçtikten sonra, denek tutarlı cümleler kuramamaya başladı. Delirmiş görünüyordu, kolundaki etleri ısırarak koparmaya başladı. Bilim insanları test alanına koştular ve kendisini öldürmesini engellemek için onu masaya bağladılar. Bir kaç saat daha bağlı kaldıktan sonra, denek kıpırdanmayı ve çığlık atmayı kesti. Gözyaşları yüzünden akarken sessizce tavana baktı.

    2 hafta boyunca ağladığı için su kaybına uğrayan deneğe takviye yaptılar. Bir süre sonra, denek kafasını çevirdi, kör olmasına rağmen bilim insanlarından biriyle doğrudan göz bağı kurdu. Ve:

    "Tanrıyla konuştum, ve o bizi terk etti." diye fısıldadı, ardından hayati işlevleri durdu.

    Ölüm nedeni bulunamadı.

    Yukarıdaki çalışma; 2000: Dr G.F, Nöroloji Departmanı, [Hastane adı gizli tutuluyor] , San Francisco, CA. Ana beyni hedef alan dejeneratif hastalıklar ve bilişsel gerilik ölülerin "halüsinasyonlarına" neden olur. Hedef hücrelerin ölmesi ve hastalık yüzünde beyne yayılan kimyasallar koku duyusuun kaybolmasına yol açıyor. Hastalığın nedeni bilinmiyor. Halüsinasyonlar hastaların %39.8'inde görüldü, bu hastalar üç kategoriye ayrılıyor: Varlığı hissetme (bir insanın), yan geçit (genelde bir hayvanla ilgili) veya ilüzyonlar. Hastaların %25.5'inde (İzole olanların %14.3'ünde) görüntülü halüsinasyonlar gözlendi. Hastaların %22.2'sinde (İzole olanların %9.3'ünde) sesli halüsinasyonlar görüldü. Hastaların %9.7'sinde (İzole olanların %2.3'ünde) aynı halüsinasyonlar görüldü. Çalışmaya San Francisco,CA. 2003-şimdi devam ediliyor.

    Bu konuyu yazdır

      CasTieL Şikayet
    Yazar: ertank - 04-18-2015, 01:11 PM - Forum: Çöp kutusu - Yorumlar (4)

    CasTieL Adlı grafiker adlı arkadaşımız kendisi 1 haftadır aktif değil 1 haftayı geçti hatta.
    ve kendisini hiç grafikle ilgili birşey paylaştığını göremedim açıkcası yetkisinin dusurulmesini veya kaldırılmasını arz ederim

    Bu konuyu yazdır

      Geyik Köşesi forumu istek
    Yazar: ertank - 04-18-2015, 01:10 PM - Forum: Çöp kutusu - Yorumlar (2)

    geyik köşesi adında bir forum açılmasını istiyorum Genel Foruma Açılacak en alt sırada olacak.

    Ne Alaka ? Diyenler İçin : Saçma konuları orda açacagız :) şakalı konular sohbet konularını oraya açacagız hadi iyi forumlar :)

    Bu konuyu yazdır

      Yeni Logo :D
    Yazar: ertank - 04-18-2015, 01:07 PM - Forum: Diğer - Yorum Yok

    Yeni logoya ne guldum Big Grin Big Grin pacman koymuşlar allahım asD:asD:aSBig GrinBig GrinSA

    Bu konuyu yazdır

      Türkçe Siriyi Seslendiren Kişi
    Yazar: CrawL - 04-18-2015, 09:57 AM - Forum: #Forum Dışı - Yorum Yok



    Türkiye’de Siri, seslendirme sanatçısı Yelda Uğurlu’nun sesi ile hayat buluyor. Sorduğunuz sorulara esprili cevaplar verebilen Siri’nin türkçe sesi Yelda Uğurlu, gerçek hayatında da esprili bir kişiliğe sahip. @yeldaanim twitter adresinden paylaşımlar yapan sanatçının bir çok takipçisi var. Uzun süredir Türkiye’nin bir çok ulusal radyosunda yayıncılık yapan sanatçı bir çok reklama da sesi ile hayat veriyor



    Apple’ın iOS 8.3 güncelemesini yayınlaması ile birlikte bu güncellemeyi telefonlarına yükleyen Türk Iphone kullanıcıları kişisel asistan olarak hizmet veren Siri’yi Türkçe olarak kullanmaya başladılar

    Bu konuyu yazdır

    Rainbow Virtuix Omni ile GTA V'in içine girdiler !!!
    Yazar: memotaz - 04-18-2015, 09:39 AM - Forum: Bilgi Paylaşım Evi - Yorum Yok

    Geleceğin teknolojisi olarak gözüken ve sizi sanal dünyanın içerisine sokan VR teknolojisi, Virtuix Omni ile bir adım öteye çıkacak. Sadece kafa hareketlerinizi değil, tüm vücudunuzu sanal dünyaya adapte eden Virtuix Omni, Rockstar'ın efsane GTA V'e uyarlandı.

    Tüm hareketlerinizi oyunun içerisine dahil eden bu cihazın nasıl çalıştığına aşağıdaki video'dan şahit olabilirsiniz.


    Bu konuyu yazdır

    Rainbow Kojima'nın ismi, şirketi ve oyun motoru MGS V'ten kaldırıldı !
    Yazar: memotaz - 04-18-2015, 09:37 AM - Forum: Bilgi Paylaşım Evi - Yorum Yok

    ayıncı firma KONAMI, MGS’den Kojima imzasını silme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Normalde bu kadar abartmıyorlardı ama son görsellere göre Kojima’ya ait ne var ne yok, basitçe yok ediliyor.

    İsminin yanı sıra, şirketi Kojima Prodoctions ve şirketin geliştirdiği oyun motoru olan Fox Engine logoları oyunun kutusundan silindi.



    Bu ayın başlarında oyunda çalışan ses aktrislerden biri, Kojima’nın kovulduğunu ama bunun henüz kamuoyuna açıklanmadığını iddia etmişti. Hemen ardından KONAMI olayı yalanlasa da artık neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt edemez durumdayız.

    Kojima, şirketi ve kendisi hakkında açıklama yapana kadar gerçeği bilmemiz mümkün gibi görünmüyor. Yine de siz kendinizi en kötüsüne hazırlayın, çünkü bu yaşananlar hayra alamet değil.

    Bu konuyu yazdır

    Rainbow Hounds: The Last Hope açık betası bugün itibarıyla başlıyor !
    Yazar: memotaz - 04-18-2015, 09:37 AM - Forum: Bilgi Paylaşım Evi - Yorum Yok

    Netmarble EMEA’nın; Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu bölgesinde aynı anda 3 farklı dilde yayınlanan oyunu Hounds: The Last Hope’un açık betası global olarak 17 Nisan Cuma günü saat 14:00’de açıldı. MMOTPS türündeki oyunun açık betası 5 yan görev ve oyun içi mağazası ile birlikte tam sürüm olarak geliyor.

    Netmarble EMEA, oyunun açılışını tüm oyuncular ile kutlamak üzere özel yapılmış 3 boyutlu sinematik video yayınladı. Sinematikte, oyunda karşılaşacağınız aksiyon ve karakterleri de görebilirsiniz.



    ksiyon ve rol yapma elementlerini başarılı bir şekilde harmanlayan Hounds, oyuncuların birlikte ya da birbirlerine karşı oynayabilecekleri modları bünyesinde barındıran ve tamamen ücretsiz oynanabilecek bir oyun.

    Oyun, yüksek oyun grafikleri, etkileyici seslendirmeleriyle desteklenen hikayesi ve combine edilmiş MMOTPS ile RPS özelliklerini barındırıyor. Oyuncular, kapalı betada oynadıkları görevlerin yanı sıra ekstra 5 yan göreve de açık beta sayesinde erişebilecekler. Tabii ki, bu görevlerin Challenge Mode’ları da 5 yan göreve dahil edilecek.

    Ayrıca, kapalı betada aktif edilmeyen oyun içi mağaza da oyuncuların erişimine açılacak. Mağazaya erişen oyuncular, Hounds Credit kullanarak silah, ekipman ve zırhlar satın alabilecekler.

    Oyuna BUFF üyeliği olan herkes katılabilecek, detaylı bilgi için;

    Üyeliğinizi aldıktan sonra tek yapmanız gereken oyunun ana sitesinden kurulum dosyalarını indirmek ve bilgisayarınıza kurmak. Kurulumu tamamladıktan sonra isterseniz İngilizce veya Almanca seslendirme ve içerik ile de Hounds’u oynayabileceksiniz.



    Bir dizi gibi bölüm bazlı ilerleyen hikaye modunda, yaratmış olduğunuz karakter ile yalnız veya altı kişiye kadar arkadaşlarınız ile ilerleyebilecek ve 4 farklı PVP modunda diğer oyunculara karşı yeteneklerinizi sınayabileceksiniz. İçinde barındırdığı yüzlerce silah ve zırh Co-op ve PVP ödülleri olarak herkesi bekliyor olacak. Ayrıca oyuna 30 gün boyunca giriş yapanlar da birbirinden harika hediyelere sahip olabilecek.

    Açık Beta’da detaylı olarak neler görebileceğinizi ve etkinlikleri merak ediyorsanız, oyunun Haberler bölümünü ziyaret edebilirsiniz;

    Bu konuyu yazdır

    Rainbow Dünya çapındaki PES organizasyonun İstanbul ayağı başlıyor !
    Yazar: memotaz - 04-18-2015, 09:34 AM - Forum: Bilgi Paylaşım Evi - Yorum Yok

    Sony PlayStation®, Teknosa, PayPal ve Aral işbirliği ile 10 Mayıs 2015 tarihine kadar devam edecek Eskişehir, Ankara, İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirilen organizasyonlarla, futbol tutkusu doyasıya yaşanmaya devam ediyor.



    Düzenlenen etkinlik kapsamında birinci olan katılımcı Konami’ nin global olarak her yıl düzenlediği ‘PES Dünya Finali’ne katılmaya hak kazanacak. Birinci hem UEFA Şampiyonlar Ligi Final maçı heyecanına ortak olmak, hem de maç öncesi bu benzersiz atmosferde yarışarak kendi kaderini belirleme şansı yakalamak için Berlin’e gidecek! PES Dünya Finali , UEFA Şampiyonlar Ligi Finali ile aynı gün, yani 6 Haziran 2015’te, final maçından önce Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda oynanacak.

    Futbol oyunlarına gönül vermiş herkesin katıldığı PES2015 elemelerinin Eskişehir ve Ankara ayağı geçen haftalarda gerçekleşti. Farklı etkinlikler ve sürpriz hediyelerin olduğu turnuvaların İstanbul ayağı 18-19 Nisan tarihlerinde 12:00-19:00 arası Cevahir AVM Teknosa’da gerçekleştirilecek. Final maçları 19 Nisan Pazar günü saat 16:00’da başlayacak.

    Bu konuyu yazdır

    Yukarı Cık
    Hakkımızda
    Forum ile soru ve sorunlarınızı öneri şikayet bölümünden yapabilirsiniz ve ayrıca 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Kurallara uymayan üyeleri Dream41 adlı kurucuya özel mesaj atarak söyliyebilirsiniz
    Sosyal Medyada Biz
    Kodlayan: Dream41
    Türkçe Çeviri MCTR Forum Yazılımı MyBB.


    Online Shopping App
    Online Shopping - E-Commerce Platform
    Online Shopping - E-Commerce Platform
    Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping